18 Haziran 2011 Cumartesi

Geleceğinin Adresi - YGS / LYS *

Başlıktan da anlaşılabileceği üzere bu seferki konumuz geleceğe ışık tutan (!) üniversite sınavları.. Bugün, bu yaşıma kadar  3. kez üniversite sınavına girmiş bulundum. Taa 2 sene öncesinde girmiştim nam-ı değer ÖSS'ye. Ve kişiliğimle hiç alakası olmayan bir seçim yapmıştım. Biraz zorunlu olmuştu ama olmuştu sonuçta. :) Üniversiteye başladım. Hazırlık bitti; kendime İngilizce'yi kattım. Sonra 1. sınıfa başladım; Endüstri Mühendisliği öğrencisiydim artık. Sonra baktım ki olmuyor, yapamıyorum... Ve bu bölümde kendimi istediğim gibi geliştiremeyeceğim gerçeğiyle yüz yüze geldim. ."Zararın neresinden dönersen kardır" düşüncesinden yola çıkarak yeniden üniversite sınavlarına hazırlanmaya karar verdim. Bölüm dersleri mi?Onları sorma hiç. :) Bölümdeki durumumu sınıf arkadaşlarım benden daha iyi bilir. :) Yalnız bu defa ÖSSyi birkaç parçaya bölmüşler. Onu da koparmışlar benliğinden. Parça pinçik etmişler yani. :)  ÖSS olmuş YGS-LYS. Mart'ta YGS sınavına girdim. Puanım fena olmasa da maraton bitmiş değildi, daha önümde LYS1-LYS3 vardı.LYS1 dedikleri şey Mat-2den ibaretti. Hiç çalışmadım. Evet, çok ciddiyim. Kendimi bu duruma ittiğim halde çalışmadım. Matematikte güvenmiyorum çünkü kendime. 10 tane yapsam yeterdi; ama bu güvensizlik o kadar büyüktü ki onu bile yapamayacağımı düşünüyordum .Girdim,yaptım bir şeyler çıktım. Hedeflediğim soru sayısını az da olsa aştım (sanırım). Öyle ya da böyle bitti işte ikinci etap. Kaldı mı sana "Edebiyat-Coğrafya". Edebiyat'tan nedense ümitliyim. Seviyorum yani (her ne kadar ezberim kuvvetli olmasa da) Ama Coğrafya için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Aslında Coğrafyayı severdim ama lisedeki Coğrafya hocamız beni dersten de kendisinden de soğuttu. (Buradan kendisine selamlarımı iletiyorum. :)) Şu son bir hafta, canımı dişime takıp "Edebiyat-Coğrafya" çalışmalıyım. Evet evet, bunu yapabilirim. Neden yapamayayım ki? Ne de olsa ucunda "hayallerim" var değil mi? :)) Velhasıl kelam, heyecanlıyım. Biraz da stresli. Korkuyor da olabilirim ama ümitsiz değilim. Benim hala umudum var. Önemli olan da bu değil midir zaten? Umudu olmadan yaşayamaz insan. *

********************************************************
Bu arada, sınavım için bana mesaj atan dostlarım vardı gerek Endüstri'den gerekse başka vesilelerle tanıştıklarımdan. Çok mutlu olduğumu söylemeden geçmek istemiyorum. :) Sevildiğimi, değerli olduğumu anladım. Ve kendimi çok şanslı hissettim. 
Sizleri seviyorum dostlarım. 
 İyi ki varsınız 

********************************************************

10 Haziran 2011 Cuma

İdealin, karanlığını aydınlatan ışığındır

 
Hedefindir ideal dedikleri. 'İnsanın olmak istediği şey'dir. Göğsünü gere gere "ben buyum" demesini sağlayan kavramdır. İdealleri olmalı insanın. İdeal başarı için çizilen yoldur. İdealler için gerekirse zaman zaman risk almaktan çekinmemeli insan. İdealist olmalı etrafa içten tebessümler yaymak için..

Çocukluğumdan beri hayalini kurduğum mesleğe ulaşabilmek için büyük bir risk aldım ben. Kendimi "cesaret abidesi" olarak adlandırabilirim sanırım. Şuanki durumumdan haberdar olan çoğu insan geç kaldığımı söylüyor. Ama; sırf bir senem kaybolmasın diye hayatım boyunca pek de ilgim olmayan bir mesleği yapmaktansa bir senemi feda ederek ömrüm boyunca beni mutlu edecek bir mesleğe atılmanın daha mantıklı olduğunu düşünüyorum. Kolay olmadı bu kararı vermek tabii. Çünkü aldığım kararla kendimi bir anda ciddi bir riskin ortasında buldum :) "Ya olmazsa" düşüncesi kafamı kurcalamıyor değil lakin şunu söylüyorum artık: "Ya olmazsa demek yok, çok çalışmak var."   :)) Bu saate kadar ayakta kalma nedenim de buydu zaten. Çalışıp sabırla ' o günler'i bekliyorum.
İlk büyük güne son 8gün, sonrakine ise 16! Bakalım hayat bize nasıl oyunlar oynayacak..

Şunu demeden geçemeyeceğim;
>Bu kez, mutluluk kokusu alıyorum gerçekten. Tabi ne olacağını Allah'tan başka kimse bilemez de hani sanki istediğim olacakmış da sadece zamanını bekliyormuşum gibi bir his var içimde.